Kategoriler
Uncategorized

Umut! sen misin?

Her beyaz sayfanın üzerine dokunan siyah bir leke için kaygı,korku ve elbette umut karalamaları diyebilir miyiz?

Üçünü alıp önümüze birer kahve içsek hepsinin anlatacakları var eminim.

Kaygı mesela kaygı der ki yaşamaya ayak uydurmakta zorlanıyorum.Bunca kötülüğün arasında iyi bir insan olabilecek miyim?

Korkuya söz versem, bugün varım yarın olabilecek miyim?Sokakta yürürken ölmeyeceğimi bana garanti edebilir misin?

Umut, senin var mı söyleyeceklerin?

Söyleyeceklerim uzun insanların vakti dar.Her gülümsemenizin arkasında ben varım o kadar görünmez oldum ki insanlar için , bir nefes alıp gökyüzüne baksalar ben o kadar kolay yerdeyim.Şükretmekle eş,nefes almakla kardeşim ben.

Tedavisine koşan bir bebeğin gözlerinde,üniversiteyi kazanan bir öğrencinin gururunda,yeni doğan bir bebeğin kokusundayım.Ama körlük çağımızın en büyük hastalığı..

Kör,sağır belki dilsizleştirildik..Bir anda öylece değil elbette.Gösterilmedi duyurulmadı önce , sonra sonrası büyük bir arbede. Kaybetmeye öylesine alıştırılmış bir kesim haline gelindi ki kazanmak ihtimali aklımızın ucundan dahi geçmedi.Ve bu tüm hayatımıza sirayet etti.

Altı yaşında bir çocuk öğretmenin yeğeninin daha fazla ayrıcalığa sahip olduğunu söylediğinde içime büyük bir ürperme geldi.Düzenin  bu kadar kolay çözülmesi ve böylesi erken yaşta anlaşılması korkunç bir durum değil mi?

Korkunç elbette ama bunun böyle olmadığını bağıra bağıra hatta haykırarak söylemeliyiz ki çocuklarımız hak aramak ne demek bilsinler.Komşunun çocuğudur bir kez vurmuş bir şey olmaz ,öğretmenin çocuğu şaka yapmış olmaz,öğretmenindir ne derse doğru der olmaz.

Sorgulama kabiliyeti bizlere unutturulmaya çalışılıyor ama çocuklarımız inatla öğrenmeye devam edecekler, etmeliler.

Yeni nesilin içindeki sorgulama dürtüsünü evde,okulda ,parkta sakın ola söndürmeyin.

Bir çocuk bin umut asla es geçmeyin!