Kategoriler
Uncategorized

Unutulmayanlar

Emek verilmiş ,güzel anılar paylaşılmış bir dostluğun böyle bembeyaz yeni yıkanmış ve ütülenmiş bir nevresim gibi kokusu  var ..huzur veriyor insana..

Bu uzun süredir görmediğim bir dostumla güzel günlerimizden bahsederken kalplerimizin temizliği,merhametimiz ve çılgınca attığımız kahkahalarımızı tekrar anarken burnuma gelen kokudur.Artık dostluğun kokusu bulunmuştur.

Üniversite insana evet  akademik bir  değer katıyor ama insan ilişkileri, hayatı öğrenme ,yenilecek ilk kazık temelleri de burada atılıyor.Hayatının ilk evet bu kesinlikle benim aşkım dediğinle de burada karşılaşıyorsun senin ciğer problemin varmış dediğinle de ..Bazıları sonunu evliliğe götürüyor ki ben onları bu konuda ayakta alkışlarım.Bazıları ilk kalp kırıklığında ne yapacağını bilemeden savruluyor tabii..Hangimiz savrulmadık  sanki☺️

Biz işte böyle kızlı erkekli sohbet etmekle kalmayıp aynı yurtta kaldığımızda yirmi bölümlük bir gençlik dizisi tadında yaşayabildik serüvenimizi.

Bölümlerimiz farklı, kültürlerimiz farklı, yurdun her toprağından, dokusundan on sekiz yaşlarında çiçeği burnunda gençlerdik biz.Her gün aynı sofrada bir ekmeği ,bazen dertleri bazen de kahkahaları bölüştük..

İlk çaresizliğimi, ilk savunmasız kalışımı ilk sarhoş olmayı onlarla yaşadım.

Aşklarımız, hayal kırıklıklarımız, ailemizden uzak bu yalnız kalışlarımızda biri kardeş oldu biri abi bana..Orada kendinize her şeyi bulabilirdiniz..

Bir anne gelirdi kekler börekler hepimize anne olurdu.Aileler giderken bizi birbirimize emanet ederdi ve gözleri asla arkada kalmazdı.

En önemlisi bu değil mi?Kızlı erkekli birbirimize emanet edildiğimiz dönem ;yıl 2005.. 2021 yılındayız çocuğu akrabana bırakmaktan korktuğun bir zamana evrildik.Bir ülkenin gerilemesini buradan bile takip edebilirsiniz.

Her alanda geri adımlar atıyoruz.Bir ölüm haberinde  bile kız ve erkek kelimelerini  yan yana  getirerek suçları örtbas etmeye,tertemiz çocukların kalbine nifak tohumları ekmeye çalışıyoruz.Ne yazık sorumluluk almaktan kaçıp gidenleri yermek toplumda alışıldık hareketler olmaya çoktan başladı..

Bir defa olan olmuş diye işaret gösterilmekten kurtarılmaya çalışılan kurumlarda oldu ,doğalgaz kaçağı demeyelim de gençler kızlı erkekli içmişlere de geldi konu..

Konular zaten hep asıl amacın dışında başka yerlere gele gele ,içimiz acırken sorumlular değil de mağdurlar yerile yerile bugünlere geldik..

Nasıl bu hale  geldik, bir nebze olsun insanlık adına nasıl gelişme gösteremedik olayların üzerinden tek tek geçtiğimizde yerine oturan taşlar var ama bu taşlarla uğraşacak insanlar ne yazık ki fazlasıyla kendi derdinde.

Kalan üç beş sağlar bırakın konuşmayı çığlıklar atsa nafile.. Birbirimizi ağırlamaya devam mı ederiz düzene yenik düşmeden ses mi oluruz onu  elbet zaman  gösterir.

Bize düşen dostluğun kıyısından köşesinden kendimize bir yer edinmek ,edindiğimiz yerden hayata seslenmeye devam etmek🙋🏼‍♀️🙋🏼

Kardeşlerime…

Kategoriler
Uncategorized

Hayat Bir Kere

Kendime bir çınar ağacı buldum düştüm dibine..Bir düşünceye kapıldım daldım içine..Bata çıka ,düşe kalka, söve güle geldim bu zamana.Geçmiş; keşke fayda sağlasa ne bileyim bir göz yaşı silmeye ,bir yarayı kapatmaya bir affedilmeye teslim etse kendini, etmiyor işte.

Bu geçmiş dediğimiz şey faydasız ,geleceğe kaygısız neresinden bakarsan bak aynı hikaye..

“An” da kalmanın değeri bu nedenle çok önemli.Önemi şuradan belli; kalamıyor hiç kimse.Etrafımıza bir dönüp bakalım hepimizin şikayeti aynı anda kalamamak..

Oturduğum ağacın köklerine karışamamak, toprağa dokunup hissedememek, gökyüzünde uçan kuşun kanadına takılamamak, bunlar işte..

Uçup giden bir balonun arkasından gözden kaybolana kadar izlemek, çocuğunun gülümsemesinde bir hayat olduğunu görmek ,bir şarkı duyduğunda son ses eşlik etmek..bu olmalı evet an’da kalmanın sırrı burada olmalı..

Bu hayatı dans ediyormuşçasına yaşamak, mutluluğu yakalamak için şimdinin önemini kavramak..

Yaşarken hepimizin sitemler ettiği bir dünya!Bugünü de bitirelim hesaplarımız ,ay sonu hedeflerimiz,sevmediğimiz işlerimizde geriye giden ayaklarımız ,evde hangi yemek pişmeli sorusunun cevaplarını arayışımız hepsi evet hepsi engel oluyor ..

Duygumuza ,hissetmemize,sevinmemize..

Olmamalı..

Çünkü hayat bir kere..

Dokunduğum toprağın kokusunu derince içime çekmeli ,denizde dalgalara tüm benliğimle karışmalıyım..Yüzerken, severken,gülerken,ağlarken hakkını vermeliyim.

Hakkını veremediğim bir yaşamın yaşamak olmadığını keşfettiğimden beri her ” an” yeniden doğdum ,rüzgara bir kaç kahkaha savurdum.Savrulmadan kalbime kelebekler kondurdum.

Artık her an önem kazandı benim için.

Ağlarken gözyaşlarımın hakkını veriyorum, sevindiğimde  kahkahamın ,cümlelerimin hakkını veriyorum bir kere seviyorum diyorum seni seviyorum..

Renklerin en güzel tonunu buluyorum, şarkıların en güzel nakaratını tekrarlıyorum.

Korkmuyorum..

Ne olabilir diyorum geçmiş bitmiş yerinde yeller eserken, gelecek benden uzakta uzanıp ellerini tutamayacakken ne olabilir ne yapabilirsin..Şimdi buradasın ve an’ı yakalamalısın..

Tuttum yakaladım bırakmam ben artık iflah olmam❤️

Kategoriler
Uncategorized

Kül..

“Ölene kadar sorumlusun gönül bağı kurduğun her şeyden” dedi tilki !

Öyle mi sahi?

Kaç gönül bağı eskittik hayatımızda kaç kalbe konuk olduk, telaşlarımız hırslarımız entrikalarımız eşliğinde kaç gönülden kovulduk?

Bir nefes alıp vermekten öteye gidebilecek miyiz ,canlılığımızı ruhumuza kadar hissedip var olma amacımızın peşine düşebilecek miyiz?

Bir amaç peşinde koşmaktan bahsederken tırnaklarını acımasızca hayata saplamaya çalışmayı kastetmiyorum elbette.

Ses olmaktan, bir olmaktan,  duyulur olmaktan, görünür olmaktan korkmamaktan söz ediyorum.

Bugün sessiz kaldığımız her olayın yarın ayağımıza dolanacağını ,takılıp düşeceğimizi ,düşerken elimizden tutacaklara sahip çıkmamız gerektiğini bilmeliyiz.

Yoksa kül olacağız, bu küllerden doğabilmek de mümkün olmayacak üstelik..

Bilimden , bilgilenmekten , kitaplardan nereye kadar kaçabilir insan?Eğitimin kapısına kilit, bahçesine ayırıcı güç sokamazsınız..

İnsanları kendini hissettiği bireyden çıkarıp farklı biri yapamazsınız , kimi ellerini açarak edecek duasını kimi mumlar yakarak sadece saygı duyacaksınız..

Kişiliğini kazanmış ,gençliğinin baharında kendinden emin ,ülkenin geleceği olan kardeşime eğ başını aşağı bak demeyeceksiniz..Bunu söylerken asla aşağı bakmayacağını bilmelisiniz..

Bir olup biz olmaktan bir diğerinden farklı bir gelenek, bir anane gördüğünde çığlıklar atarak savunmalara geçmekten vazgeçmeliyiz.Bu geleneksellik bizi ilerlemekten ,düşünmekten alıkoyuyor ne zaman farkına varacağız..

Ayrıştırılmak çözüm değil ama uygulanma biçimi aynı..bu eskiden sağcısı solcusu ,yahudisi müslümanı ,örtüneni örtünmeyeniydi şimdi… şimdi her şey değişti! demek isterdim tabii …tarihe baktığımızda hikayelerin sadece  kahramanları farklı ,yaşanan her olayın seyri aynı..

Ne diyorduk? Şimdi düşünmek zamanı sen bu hayatta ne kadar yer kaplıyorsun? Bir nefesten öteye ses olabiliyor musun..Hadi ses oldun kaç kalbe dokunuyorsun..Kaç uzanan ele dokunup kaç kalbe merhem oluyorsun? 

Düşünelim! 

Kör olmadan ,sağır olmadan ,lâl olmadan..