Bir bardak çay uğruna kaç sözcük heba edersiniz?Siz heba etmek dersiniz ya da ben muhabbet..
Bir bardak ince belliye atılan şekerin erimesinden, içine atılan çay kaşığının tıngırdama sesine kadar yalnızlık hanginizin içine işledi hadi söyleyin..
Şeker kullanmamak iyi hoş da bir parça sessizlik mi getirdi ,kalabalığımız mı gitti ?
Bir kitap okudum çocuklara içim acıdı..Hadi ama bir çocuk kitabından mı diyemezsiniz..içinde bana hiç söylenmemiş cümleler vardı. Demek ki söylenmeyenler de acıtıyor içimizi..
Belki diyor kitapta birilerinin sesi olmak için geldin??
Olamaz mı ?
Belki birimiz bir diğerimize ışık olmuştur, yoldaş olmuştur ,aşk olmuştur..
Durup durup yürüdüğüm yollardan bahsediyorum size..Biriniz de çıkıp demedi ne yolmuş arkadaş diye..
Diyebilir misiniz?
İzin vermem…
Emekleme dönemi uzun süren çocuklar gibi dizlerimde hala yara izleri var..Koşarken çok düştüm her düşen yaramın kabukları var elimde..Tekrar kanatıp, tekrar bağlattım..Bu benim pansumanım.
Can veremiyor elimde kaldı hatıralar..Bu kadar canlı yeni güne kalkamıyor insan, el insaf arkamı dönsem oradalar.
Ne diyorduk yeni gün evet..
Her yeni gün umut dediler kalktık her sabah umudun peşine,sen koş bizi sürükle peşinde..Birimiz de çıkıp demedi umut şu havası kaçmış balon gibi işte diye..Diyebilir miyiz?
İzin vermezler..
O umut insanların uyanma sebebi ,çalışma sebebi, hayatta kalma sebebi..
Diyorlar ki burası yalan dünya..
Sur’a üflenecek,
Dünya değişecek,
Peki umut?
Her iki cihanda elimizde sadece sen mi kalacaksın?
Bizi ayakta sen mi tutacaksın?
Yine de bırakma elimizi, düşmek istemiyor insan inanmasa da ..