Kuşlara özenmeyi bırakıp gökyüzünde nasıl süzüldüklerini izlemeyi başardığımda, ne güzel uçuyorlar bu anı kaydetmeliyim! demek yerine, hafızamda yer almasına izin verdiğimde, özgürleştiğimi ilk defa o an hissettim.
Bir martının rüzgara karşı her kanat açışında kendi denge yolculuğum düştü aklıma.
Her kanat açış bir başarı hikayesi diyorum inanıyor musunuz bana?
Herkesin geç kalmakla ilgili sıkıntıları var benim de vardı açıkçası.Her şeyin bir zamanı olduğuna inanmadan önce tabii.
İnanıyorum ki güzel bir oyun içerisinde taşları yerine koyarak ilerlediğimiz,kazandığımız ya da kaybettiğimiz hiç farketmez bir bitiş çizgisi var elbette hepimiz o bayrağı eline alacak ve son..
Hâl böyleyken nereye geç kalabiliriz?
Huzur hep elimizden kaçan bir türlü yakalayamadığımız sanki hep başkasında olan bizde olmayan bir şeymiş ve çok aramak gerekirmiş gibi anlatılıyor.
Her yerde nasıl huzurlu oluruz,huzurlu olmanın beş yolu başlıklı yazılar.Ritüeller, mumlar tütsüler gözlerimizi beş dakika kapatıp derin nefesler alıyoruz ve açtığımızda bingo hayata karıştığın ilk an ilk fotoğraf karesinde yine huzursuzluk sendromu!
Önce kendine dönmeden,kendini sevmeden huzurlu olmanın bir yolunu göremedim ben.Önce ben merkezine yolculuğuna bakmak bir takım kabuk bağlamış yaraları kaşımak gerekli.
Öz şefkat..konunun temeli burada yatıyor.
Başkasına gösterdiğim şefkati kendime gösteriyor muyum?Herkese açık olan empati duygum varken konu kendime geldiğinde eleştiri oklarını nasıl acımasızca benliğime saplıyorum ve en çok yarayı bu oklardan alıyorum bunu düşünmek gerekli.
“Bin bıçak var sırtımda biniyle de adaşsın” şarkıya buradan tutulduk belli ki..
Kendine şefkatin artınca tahammülün sevgin ve sabrın da artıyor.
Ve elbette bunun içinde zaman ve gayret gerekiyor.
Hepinize tüm şefkatimle sarılıyorum.
Siz de sarılın
Şubat 4 /2022
İstanbul